İzmir Barosu avukatlarından Av.SELİN KOCABAŞ telefon bilgilerini ve Av.SELİN KOCABAŞ adres bilgilerini sayfamız aracılığı ile sorgulayarak iletişim bilgilerini anında öğrenebilirsiniz. Avukat SELİN KOCABAŞ‘in sicil numarası “6827“ olup sorgulamalarınızı bu sicil bilgisini kullanarak da rahatlıkla yapabilirsiniz.
Avukat SELİN KOCABAŞ adres bilgileri, Avukat SELİN KOCABAŞ telefon bilgileri ve Avukat SELİN KOCABAŞ iletişim bilgilerini sorgulamak için lütfen bağlantıyı tıklayınız.
Ayrıntılı Adres ve Telefon bilgisi sorgulamaya işleminde izlenmesi gereken adımlar aşağıda belirtilmiştir.
Linki takip ettiğinizde karşınıza gelecek menüde bulunan, yukarıda verilen ekran görüntüsü örneğindeki gibi avukat ismi yazan bölüme avukatın ismini, avukat soyismi yazan bölüme avukatın soyismini yazarak veya direk olarak avukat baro sicili bölümüne sayfamızda belirtilen avukat sicil bilgisini yazarak avukat butonuna tıkladığınızda Av.SELİN KOCABAŞ‘in telefon ve adres bilgilerine ulaşabilirsiniz.
Not: Yapılan sorgulamaların tamamı Türkiye Barolar Birliği’nin resmi internet sitesi üzerinden yapılmaktadır.
<>
Türk Ceza Yasasına bu maddeyi koyanlar (TBMM üyeleri) vatandaşlara resmen tuzak kurmuş kişiler konumundadır.
oOo
Vatandaşın savcılıklara sunduğu her dilekçe otomatikman şikayet dilekçesi değildir. O dilekçe, ne zaman ki A, B’ye yönelik olarak takibi şikayete bağlı suçlardan bir suç işlemişse şikayet dilekçesi tanımına girer.
Sayın Mahkeme beni <> gibi görmüş ve beni tazminat ödemeye mahkum etmiş. İyi ama Süleyman Tanrıöver bana (hangi takibi şikayete bağlı suçu) işlemiş de ben Savcılığa ondan o suç nedeniyle şikayetçi olmuşum?
Ben kendi bilgisi dahilinde bir suç işlenmiş olduğuna ya da işlenmekte olduğuna samimiyetle kail olmuş bir kişi olarak hareket etmiş biriyim.
Ben, İzmir CBS na sunduğum 07.07.2003 tarihli (Savcılıkta 2003 / 34002 numaraya kaydı yapılmış) dilekçede Süleyman Tanrıöver’den bana yönelik bir haksız fiilinden yakınıyor değilim. Bu nedenle bana karşı HAKSIZ VE DAYANAKSIZ ŞİKAYETTE BULUNDU DİYE açılmış olan tazminat davası ta baştan hayal mahsulü zorlama bir davadır. Sayın Mahkemenin bu noktayı gözden kaçırmış olması tahammülü imkansız bir zühul eseri olup kurulan hüküm boşluktadır.
Savcılığa TCK Madde 278 uyarınca ya da vatandaşlık bilinci ile sunduğum dilekçede sözünü ettiğim (DAVACI TARAFINDAN İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE TEVDİ EDİLMİŞ) FİKREN SAHTE BİR bir belge daha doğrusu bir kağıt var mı ? Var. Bu kağıt bir Konut Yapı Kooperatifi Yönetim Kurulu başkanı ve başkan yardıncısı tarafından (gider ayak, görevlerinin son bulmasına günler kala)(öyle bir belge verilip verilmemesi konusunu içeren bir gündem maddesi (bir gündem) olmaksızın, böyle bir gündemle inikad etmiş bir Yönetim Kurulu toplantısı olmaksızın ) ADETA sokak ortasında çiziktirilivermiş (yasallıktan yoksun) (vallahi sizin bize hiç bir borcunuz yoktur diyen (bayram değil seyran değil muhatapları ibra eden) Karşıyaka Çiğlide 158 ve 159 numaralı parsellerin maliklerine (ki davacı bu zevatın vekili olarak onlar aleyhine açılmış olan hukuk davasına girmiştir) verilmiş bir kağıt. Şurası çok önermlidir ki kağıdı verenler ve kağıdı alanlar (ki İzmir 2. ACM de açılmış ancak kolluk güçlerinin baş sanığını tam on küsur sene yakalayıp mahkeme huzuruna getirememesi nedeniyle düşmüş 2000 / 39 E. sayılı davada hep bir arada cümbür cemaat dolandırıcılıktan sanık sıfatıyla yargılanmakla, aynı örgütlü suç şebekesi ne mensup oldukları anlaşılmış kişilerdir. Yani kağıt örgütün bir kanadı tarafından lazım olursa ilerde kullanırsınız diye TEDBİREN örgütün öbür kanadına verilmiş hukuksal geçerlikten mahrum bir kağıttır. Ve davacı işte bu kağıdı (bakınız efendim davacı kooperatifin önceki yönetim kurulu başkan ve ikinci başkanı müvekkillerimize KOOPERATİFİMİZE BİR BORCUNUZ YOK DİYE BU KAĞIDI VERMİŞTİR diyerek bir matahmş gibi İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesine ( 1998 / 1508 E) tevdi etmiştir.
Olay budur. Vay sen misin ağzını açan? İzmir Savcısı doğru dürüst soruşturma icra etmiş değildir. KONUYU ZATEN FİKREN SAHTELİK AÇISINDAN ELE ALMAMIŞTIR. Adalet Bakanlığı da Savcının Süleyman Tanrıöver hakkında soruşturma icra etmesine izin vermemiştir. Vermeyince S Tanrıöver <> suçundan kesin kararla beraat etmiş olamaz ki.
İzmir 7 Asliye Hukuk Sayın Hakimi, kaleme aldığı kararda, tarafımdan vaki suç duyurusu hakkında şu şöyle demiş bu böyle demiş yollu kendisini ilzam etmesi söz konusu olamayacak rivayetler ile iştigal etmiştir. Dava, haksız ve dayanaksız olduğu iddia edilen bir şikayete mebni açılmış bir tazminat davası olması hasebiyle Sayın Mahkeme dayanak olup olmadığını ortaya çıkarmak amacıyla fikren sahte olduğu söylenen kağıdın filvaki fikren sahte olup olmadığını kendisi tahkik etmek yükümü altında idi. Sonuç şu olmaktadır ki Sayın Mahkeme üzerine düşen tahkikatı bizzat icra etmeksizin şunun bunun kendi yönlerinden ettikleri laflar ile sonuca gidivermeyi yeğlemiştir. Sayın Mahkeme yıllar boyu İzmir 2. Ağır CM nin sonucunu beklemiş, beklemiş ama asıl beklemesi gereken sahte belgenin sunulduğu İzmir 1. Asliye Ticaret Majkemesinde açılmış 1998 / 1508 E sayılı davamım davanın sonucunu beklememiştir.
Bir de şu var Sayın davacı <> diye kendi cenahından tam 3 tanık dinletti. Ama bakınız Allaha şükür yıllar geçti ölmüş filan değil. Kimsenin ölmesini dilemeyiz. Pekiyi o tanık dinletmeler ne idi?
oOo
Yargıtay Dördüncü Hukuk Dairesi’nin 08.03.1988 tarih ve 9920 Esas,2217 sayılı kararında belirtildiği üzere, gerek bilimsel ve gerekse yargısal görüşlerde benimsenen fikre göre eğer ihbar ve şikayette bulunan kimse, elinde şikayetine konu edeceği olayın vukuuna delalet edecek ciddi ve inandırıcı kanıtları bulunmadığı halde,sırf tahmin ve benzetmeye dayanarak yada vasat düzeyde bir kimsenin dahi yeterliliğini tartışabileceği kanıtları yeterli sayarak ….bir suçlama ile şikayet yoluna gitmiş ise bu kişinin davranışında aşırılığın, hukuka aykırılığın ve ağır kusurun varlığını kabul zorunludur.
Bu durumda da elbette HAKSIZ (ve sorumluluk doğuran) bir şikayet söz konusu olacaktır.
Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 06.03.2002 tarih ve 11734 esas,2512 sayılı kararında ; ………..şikayeti haklı gösterecek küçük bir delil ve emarenin dahi bulunmadığı durumlarda, <> ilişkin kararı ile
Yargıtay Dördüncü Hukuk Dairesi 07.04.1989 tarih ve 10406 Esas,3213 sayılı kararında ; “Davalının ortada hiçbir emare bulunmaksızın sadece kendi tahminine ve zanna dayanarak başvuru hakkının kullanması aşırı bir davranış niteliğinde olup,bu durumun davacının kişisel haklarını zedelediği için onun (şikayet edilenin) manevi tazminat istemini haklı kılar.” Şeklinde ki içtihatlarda aynı konuya temas etmektedir.
O halde;
a- Elde ciddi ve inandırıcı kanıtları bulunmadığı halde yapılan şikayet haksızdır.
b-Sırf tahmine dayalı olarak yapılan şikayet haksızdır.
c-Benzetmeye dayalı olarak yapılan şikayet haksızdır.
d-Vasat düzeyde bir kimsenin dahi yeterliliğini tartışabileceği kanıtların yeterli sayılarak yapılan şikayet haksızdır.
Sırf <> ihbar ya da şikayet HAKSIZ ŞİKAYET olarak tavsif edilemez. Yukardaki objektif şartlar aranır.
Şüphelinin <> iddiası ile kendi ilinde (İzmirde) açtığı dava da BU İDDİA HAZA HAKİKAT ADDEDİLİP TMK Madde 24 / 5 ahkamı kötü niyetle yorumlanarak davalının beyan ettiği yetkisizlik itirazı Mahkemece reddedilemez. Yetkisiz Mahkeme yetkili kılınamaz. Hüküm yetkisiz mahkeme tarafından kurulmuştur.
Beni tazminata mahkum edebilmek için Sayın Mahkeme, tarafımdan vaki suç duyuru dilekçesinde yukarda mezkur dört özellikten en az birinin varlığını saptamış olmalıydı. Halbuki tam bir keyfilik içinde HAKİMİN TAKDİR HAKKI SINIRSIZDIR İLKESİ ile hareket etmiştir ve hukuken muteber olmayan bir hüküm kurmuştur.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarda maruz esbaba ve Sayın Dairenin (Yargıtay 4 Hukuk Dairesi) resen tesbit edeceği sair hukuksuzluklara binaen hükmün bozulmasına karar verilmesini tensiplerine saygıyla arzederim.
Ek: Suç duyuru dilekçesi ve dava dilekçesi Sadettin Nurgün
suretleri eklidir. Davalı
<>
Türk Ceza Yasasına bu maddeyi koyanlar (TBMM üyeleri) vatandaşlara resmen tuzak kurmuş kişiler konumundadır.
oOo
Vatandaşın savcılıklara sunduğu her dilekçe otomatikman şikayet dilekçesi değildir. O dilekçe, ne zaman ki A, B’ye yönelik olarak takibi şikayete bağlı suçlardan bir suç işlemişse şikayet dilekçesi tanımına girer.
Sayın Mahkeme beni <> gibi görmüş ve beni tazminat ödemeye mahkum etmiş. İyi ama Süleyman Tanrıöver bana (hangi takibi şikayete bağlı suçu) işlemiş de ben Savcılığa ondan o suç nedeniyle şikayetçi olmuşum?
Ben kendi bilgisi dahilinde bir suç işlenmiş olduğuna ya da işlenmekte olduğuna samimiyetle kail olmuş bir kişi olarak hareket etmiş biriyim.
Ben, İzmir CBS na sunduğum 07.07.2003 tarihli (Savcılıkta 2003 / 34002 numaraya kaydı yapılmış) dilekçede Süleyman Tanrıöver’den bana yönelik bir haksız fiilinden yakınıyor değilim. Bu nedenle bana karşı HAKSIZ VE DAYANAKSIZ ŞİKAYETTE BULUNDU DİYE açılmış olan tazminat davası ta baştan hayal mahsulü zorlama bir davadır. Sayın Mahkemenin bu noktayı gözden kaçırmış olması tahammülü imkansız bir zühul eseri olup kurulan hüküm boşluktadır.
Savcılığa TCK Madde 278 uyarınca ya da vatandaşlık bilinci ile sunduğum dilekçede sözünü ettiğim (DAVACI TARAFINDAN İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE TEVDİ EDİLMİŞ) FİKREN SAHTE BİR bir belge daha doğrusu bir kağıt var mı ? Var. Bu kağıt bir Konut Yapı Kooperatifi Yönetim Kurulu başkanı ve başkan yardıncısı tarafından (gider ayak, görevlerinin son bulmasına günler kala)(öyle bir belge verilip verilmemesi konusunu içeren bir gündem maddesi (bir gündem) olmaksızın, böyle bir gündemle inikad etmiş bir Yönetim Kurulu toplantısı olmaksızın ) ADETA sokak ortasında çiziktirilivermiş (yasallıktan yoksun) (vallahi sizin bize hiç bir borcunuz yoktur diyen (bayram değil seyran değil muhatapları ibra eden) Karşıyaka Çiğlide 158 ve 159 numaralı parsellerin maliklerine (ki davacı bu zevatın vekili olarak onlar aleyhine açılmış olan hukuk davasına girmiştir) verilmiş bir kağıt. Şurası çok önermlidir ki kağıdı verenler ve kağıdı alanlar (ki İzmir 2. ACM de açılmış ancak kolluk güçlerinin baş sanığını tam on küsur sene yakalayıp mahkeme huzuruna getirememesi nedeniyle düşmüş 2000 / 39 E. sayılı davada hep bir arada cümbür cemaat dolandırıcılıktan sanık sıfatıyla yargılanmakla, aynı örgütlü suç şebekesi ne mensup oldukları anlaşılmış kişilerdir. Yani kağıt örgütün bir kanadı tarafından lazım olursa ilerde kullanırsınız diye TEDBİREN örgütün öbür kanadına verilmiş hukuksal geçerlikten mahrum bir kağıttır. Ve davacı işte bu kağıdı (bakınız efendim davacı kooperatifin önceki yönetim kurulu başkan ve ikinci başkanı müvekkillerimize KOOPERATİFİMİZE BİR BORCUNUZ YOK DİYE BU KAĞIDI VERMİŞTİR diyerek bir matahmş gibi İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesine ( 1998 / 1508 E) tevdi etmiştir.
Olay budur. Vay sen misin ağzını açan? İzmir Savcısı doğru dürüst soruşturma icra etmiş değildir. KONUYU ZATEN FİKREN SAHTELİK AÇISINDAN ELE ALMAMIŞTIR. Adalet Bakanlığı da Savcının Süleyman Tanrıöver hakkında soruşturma icra etmesine izin vermemiştir. Vermeyince S Tanrıöver <> suçundan kesin kararla beraat etmiş olamaz ki.
İzmir 7 Asliye Hukuk Sayın Hakimi, kaleme aldığı kararda, tarafımdan vaki suç duyurusu hakkında şu şöyle demiş bu böyle demiş yollu kendisini ilzam etmesi söz konusu olamayacak rivayetler ile iştigal etmiştir. Dava, haksız ve dayanaksız olduğu iddia edilen bir şikayete mebni açılmış bir tazminat davası olması hasebiyle Sayın Mahkeme dayanak olup olmadığını ortaya çıkarmak amacıyla fikren sahte olduğu söylenen kağıdın filvaki fikren sahte olup olmadığını kendisi tahkik etmek yükümü altında idi. Sonuç şu olmaktadır ki Sayın Mahkeme üzerine düşen tahkikatı bizzat icra etmeksizin şunun bunun kendi yönlerinden ettikleri laflar ile sonuca gidivermeyi yeğlemiştir. Sayın Mahkeme yıllar boyu İzmir 2. Ağır CM nin sonucunu beklemiş, beklemiş ama asıl beklemesi gereken sahte belgenin sunulduğu İzmir 1. Asliye Ticaret Majkemesinde açılmış 1998 / 1508 E sayılı davamım davanın sonucunu beklememiştir.
Bir de şu var Sayın davacı <> diye kendi cenahından tam 3 tanık dinletti. Ama bakınız Allaha şükür yıllar geçti ölmüş filan değil. Kimsenin ölmesini dilemeyiz. Pekiyi o tanık dinletmeler ne idi?
oOo
Yargıtay Dördüncü Hukuk Dairesi’nin 08.03.1988 tarih ve 9920 Esas,2217 sayılı kararında belirtildiği üzere, gerek bilimsel ve gerekse yargısal görüşlerde benimsenen fikre göre eğer ihbar ve şikayette bulunan kimse, elinde şikayetine konu edeceği olayın vukuuna delalet edecek ciddi ve inandırıcı kanıtları bulunmadığı halde,sırf tahmin ve benzetmeye dayanarak yada vasat düzeyde bir kimsenin dahi yeterliliğini tartışabileceği kanıtları yeterli sayarak ….bir suçlama ile şikayet yoluna gitmiş ise bu kişinin davranışında aşırılığın, hukuka aykırılığın ve ağır kusurun varlığını kabul zorunludur.
Bu durumda da elbette HAKSIZ (ve sorumluluk doğuran) bir şikayet söz konusu olacaktır.
Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 06.03.2002 tarih ve 11734 esas,2512 sayılı kararında ; ………..şikayeti haklı gösterecek küçük bir delil ve emarenin dahi bulunmadığı durumlarda, <> ilişkin kararı ile
Yargıtay Dördüncü Hukuk Dairesi 07.04.1989 tarih ve 10406 Esas,3213 sayılı kararında ; “Davalının ortada hiçbir emare bulunmaksızın sadece kendi tahminine ve zanna dayanarak başvuru hakkının kullanması aşırı bir davranış niteliğinde olup,bu durumun davacının kişisel haklarını zedelediği için onun (şikayet edilenin) manevi tazminat istemini haklı kılar.” Şeklinde ki içtihatlarda aynı konuya temas etmektedir.
O halde;
a- Elde ciddi ve inandırıcı kanıtları bulunmadığı halde yapılan şikayet haksızdır.
b-Sırf tahmine dayalı olarak yapılan şikayet haksızdır.
c-Benzetmeye dayalı olarak yapılan şikayet haksızdır.
d-Vasat düzeyde bir kimsenin dahi yeterliliğini tartışabileceği kanıtların yeterli sayılarak yapılan şikayet haksızdır.
Sırf <> ihbar ya da şikayet HAKSIZ ŞİKAYET olarak tavsif edilemez. Yukardaki objektif şartlar aranır.
Şüphelinin <> iddiası ile kendi ilinde (İzmirde) açtığı dava da BU İDDİA HAZA HAKİKAT ADDEDİLİP TMK Madde 24 / 5 ahkamı kötü niyetle yorumlanarak davalının beyan ettiği yetkisizlik itirazı Mahkemece reddedilemez. Yetkisiz Mahkeme yetkili kılınamaz. Hüküm yetkisiz mahkeme tarafından kurulmuştur.
Beni tazminata mahkum edebilmek için Sayın Mahkeme, tarafımdan vaki suç duyuru dilekçesinde yukarda mezkur dört özellikten en az birinin varlığını saptamış olmalıydı. Halbuki tam bir keyfilik içinde HAKİMİN TAKDİR HAKKI SINIRSIZDIR İLKESİ ile hareket etmiştir ve hukuken muteber olmayan bir hüküm kurmuştur.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarda maruz esbaba ve Sayın Dairenin (Yargıtay 4 Hukuk Dairesi) resen tesbit edeceği sair hukuksuzluklara binaen hükmün bozulmasına karar verilmesini tensiplerine saygıyla arzederim.
Ek: Suç duyuru dilekçesi ve dava dilekçesi Sadettin Nurgün
suretleri eklidir. Davalı
<>
Türk Ceza Yasasına bu maddeyi koyanlar (TBMM üyeleri) vatandaşlara resmen tuzak kurmuş kişiler konumundadır.
oOo
Vatandaşın savcılıklara sunduğu her dilekçe otomatikman şikayet dilekçesi değildir. O dilekçe, ne zaman ki A, B’ye yönelik olarak takibi şikayete bağlı suçlardan bir suç işlemişse şikayet dilekçesi tanımına girer.
Sayın Mahkeme beni <> gibi görmüş ve beni tazminat ödemeye mahkum etmiş. İyi ama Süleyman Tanrıöver bana (hangi takibi şikayete bağlı suçu) işlemiş de ben Savcılığa ondan o suç nedeniyle şikayetçi olmuşum?
Ben kendi bilgisi dahilinde bir suç işlenmiş olduğuna ya da işlenmekte olduğuna samimiyetle kail olmuş bir kişi olarak hareket etmiş biriyim.
Ben, İzmir CBS na sunduğum 07.07.2003 tarihli (Savcılıkta 2003 / 34002 numaraya kaydı yapılmış) dilekçede Süleyman Tanrıöver’den bana yönelik bir haksız fiilinden yakınıyor değilim. Bu nedenle bana karşı HAKSIZ VE DAYANAKSIZ ŞİKAYETTE BULUNDU DİYE açılmış olan tazminat davası ta baştan hayal mahsulü zorlama bir davadır. Sayın Mahkemenin bu noktayı gözden kaçırmış olması tahammülü imkansız bir zühul eseri olup kurulan hüküm boşluktadır.
Savcılığa TCK Madde 278 uyarınca ya da vatandaşlık bilinci ile sunduğum dilekçede sözünü ettiğim (DAVACI TARAFINDAN İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE TEVDİ EDİLMİŞ) FİKREN SAHTE BİR bir belge daha doğrusu bir kağıt var mı ? Var. Bu kağıt bir Konut Yapı Kooperatifi Yönetim Kurulu başkanı ve başkan yardıncısı tarafından (gider ayak, görevlerinin son bulmasına günler kala)(öyle bir belge verilip verilmemesi konusunu içeren bir gündem maddesi (bir gündem) olmaksızın, böyle bir gündemle inikad etmiş bir Yönetim Kurulu toplantısı olmaksızın ) ADETA sokak ortasında çiziktirilivermiş (yasallıktan yoksun) (vallahi sizin bize hiç bir borcunuz yoktur diyen (bayram değil seyran değil muhatapları ibra eden) Karşıyaka Çiğlide 158 ve 159 numaralı parsellerin maliklerine (ki davacı bu zevatın vekili olarak onlar aleyhine açılmış olan hukuk davasına girmiştir) verilmiş bir kağıt. Şurası çok önermlidir ki kağıdı verenler ve kağıdı alanlar (ki İzmir 2. ACM de açılmış ancak kolluk güçlerinin baş sanığını tam on küsur sene yakalayıp mahkeme huzuruna getirememesi nedeniyle düşmüş 2000 / 39 E. sayılı davada hep bir arada cümbür cemaat dolandırıcılıktan sanık sıfatıyla yargılanmakla, aynı örgütlü suç şebekesi ne mensup oldukları anlaşılmış kişilerdir. Yani kağıt örgütün bir kanadı tarafından lazım olursa ilerde kullanırsınız diye TEDBİREN örgütün öbür kanadına verilmiş hukuksal geçerlikten mahrum bir kağıttır. Ve davacı işte bu kağıdı (bakınız efendim davacı kooperatifin önceki yönetim kurulu başkan ve ikinci başkanı müvekkillerimize KOOPERATİFİMİZE BİR BORCUNUZ YOK DİYE BU KAĞIDI VERMİŞTİR diyerek bir matahmş gibi İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesine ( 1998 / 1508 E) tevdi etmiştir.
Olay budur. Vay sen misin ağzını açan? İzmir Savcısı doğru dürüst soruşturma icra etmiş değildir. KONUYU ZATEN FİKREN SAHTELİK AÇISINDAN ELE ALMAMIŞTIR. Adalet Bakanlığı da Savcının Süleyman Tanrıöver hakkında soruşturma icra etmesine izin vermemiştir. Vermeyince S Tanrıöver <> suçundan kesin kararla beraat etmiş olamaz ki.
İzmir 7 Asliye Hukuk Sayın Hakimi, kaleme aldığı kararda, tarafımdan vaki suç duyurusu hakkında şu şöyle demiş bu böyle demiş yollu kendisini ilzam etmesi söz konusu olamayacak rivayetler ile iştigal etmiştir. Dava, haksız ve dayanaksız olduğu iddia edilen bir şikayete mebni açılmış bir tazminat davası olması hasebiyle Sayın Mahkeme dayanak olup olmadığını ortaya çıkarmak amacıyla fikren sahte olduğu söylenen kağıdın filvaki fikren sahte olup olmadığını kendisi tahkik etmek yükümü altında idi. Sonuç şu olmaktadır ki Sayın Mahkeme üzerine düşen tahkikatı bizzat icra etmeksizin şunun bunun kendi yönlerinden ettikleri laflar ile sonuca gidivermeyi yeğlemiştir. Sayın Mahkeme yıllar boyu İzmir 2. Ağır CM nin sonucunu beklemiş, beklemiş ama asıl beklemesi gereken sahte belgenin sunulduğu İzmir 1. Asliye Ticaret Majkemesinde açılmış 1998 / 1508 E sayılı davamım davanın sonucunu beklememiştir.
Bir de şu var Sayın davacı <> diye kendi cenahından tam 3 tanık dinletti. Ama bakınız Allaha şükür yıllar geçti ölmüş filan değil. Kimsenin ölmesini dilemeyiz. Pekiyi o tanık dinletmeler ne idi?
oOo
Yargıtay Dördüncü Hukuk Dairesi’nin 08.03.1988 tarih ve 9920 Esas,2217 sayılı kararında belirtildiği üzere, gerek bilimsel ve gerekse yargısal görüşlerde benimsenen fikre göre eğer ihbar ve şikayette bulunan kimse, elinde şikayetine konu edeceği olayın vukuuna delalet edecek ciddi ve inandırıcı kanıtları bulunmadığı halde,sırf tahmin ve benzetmeye dayanarak yada vasat düzeyde bir kimsenin dahi yeterliliğini tartışabileceği kanıtları yeterli sayarak ….bir suçlama ile şikayet yoluna gitmiş ise bu kişinin davranışında aşırılığın, hukuka aykırılığın ve ağır kusurun varlığını kabul zorunludur.
Bu durumda da elbette HAKSIZ (ve sorumluluk doğuran) bir şikayet söz konusu olacaktır.
Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 06.03.2002 tarih ve 11734 esas,2512 sayılı kararında ; ………..şikayeti haklı gösterecek küçük bir delil ve emarenin dahi bulunmadığı durumlarda, <> ilişkin kararı ile
Yargıtay Dördüncü Hukuk Dairesi 07.04.1989 tarih ve 10406 Esas,3213 sayılı kararında ; “Davalının ortada hiçbir emare bulunmaksızın sadece kendi tahminine ve zanna dayanarak başvuru hakkının kullanması aşırı bir davranış niteliğinde olup,bu durumun davacının kişisel haklarını zedelediği için onun (şikayet edilenin) manevi tazminat istemini haklı kılar.” Şeklinde ki içtihatlarda aynı konuya temas etmektedir.
O halde;
a- Elde ciddi ve inandırıcı kanıtları bulunmadığı halde yapılan şikayet haksızdır.
b-Sırf tahmine dayalı olarak yapılan şikayet haksızdır.
c-Benzetmeye dayalı olarak yapılan şikayet haksızdır.
d-Vasat düzeyde bir kimsenin dahi yeterliliğini tartışabileceği kanıtların yeterli sayılarak yapılan şikayet haksızdır.
Sırf <> ihbar ya da şikayet HAKSIZ ŞİKAYET olarak tavsif edilemez. Yukardaki objektif şartlar aranır.
Şüphelinin <> iddiası ile kendi ilinde (İzmirde) açtığı dava da BU İDDİA HAZA HAKİKAT ADDEDİLİP TMK Madde 24 / 5 ahkamı kötü niyetle yorumlanarak davalının beyan ettiği yetkisizlik itirazı Mahkemece reddedilemez. Yetkisiz Mahkeme yetkili kılınamaz. Hüküm yetkisiz mahkeme tarafından kurulmuştur.
Beni tazminata mahkum edebilmek için Sayın Mahkeme, tarafımdan vaki suç duyuru dilekçesinde yukarda mezkur dört özellikten en az birinin varlığını saptamış olmalıydı. Halbuki tam bir keyfilik içinde HAKİMİN TAKDİR HAKKI SINIRSIZDIR İLKESİ ile hareket etmiştir ve hukuken muteber olmayan bir hüküm kurmuştur.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarda maruz esbaba ve Sayın Dairenin (Yargıtay 4 Hukuk Dairesi) resen tesbit edeceği sair hukuksuzluklara binaen hükmün bozulmasına karar verilmesini tensiplerine saygıyla arzederim.
Ek: Suç duyuru dilekçesi ve dava dilekçesi Sadettin Nurgün
suretleri eklidir. Davalı
<>
Türk Ceza Yasasına bu maddeyi koyanlar (TBMM üyeleri) vatandaşlara resmen tuzak kurmuş kişiler konumundadır.
oOo
Vatandaşın savcılıklara sunduğu her dilekçe otomatikman şikayet dilekçesi değildir. O dilekçe, ne zaman ki A, B’ye yönelik olarak takibi şikayete bağlı suçlardan bir suç işlemişse şikayet dilekçesi tanımına girer.
Sayın Mahkeme beni <> gibi görmüş ve beni tazminat ödemeye mahkum etmiş. İyi ama Süleyman Tanrıöver bana (hangi takibi şikayete bağlı suçu) işlemiş de ben Savcılığa ondan o suç nedeniyle şikayetçi olmuşum?
Ben kendi bilgisi dahilinde bir suç işlenmiş olduğuna ya da işlenmekte olduğuna samimiyetle kail olmuş bir kişi olarak hareket etmiş biriyim.
Ben, İzmir CBS na sunduğum 07.07.2003 tarihli (Savcılıkta 2003 / 34002 numaraya kaydı yapılmış) dilekçede Süleyman Tanrıöver’den bana yönelik bir haksız fiilinden yakınıyor değilim. Bu nedenle bana karşı HAKSIZ VE DAYANAKSIZ ŞİKAYETTE BULUNDU DİYE açılmış olan tazminat davası ta baştan hayal mahsulü zorlama bir davadır. Sayın Mahkemenin bu noktayı gözden kaçırmış olması tahammülü imkansız bir zühul eseri olup kurulan hüküm boşluktadır.
Savcılığa TCK Madde 278 uyarınca ya da vatandaşlık bilinci ile sunduğum dilekçede sözünü ettiğim (DAVACI TARAFINDAN İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE TEVDİ EDİLMİŞ) FİKREN SAHTE BİR bir belge daha doğrusu bir kağıt var mı ? Var. Bu kağıt bir Konut Yapı Kooperatifi Yönetim Kurulu başkanı ve başkan yardıncısı tarafından (gider ayak, görevlerinin son bulmasına günler kala)(öyle bir belge verilip verilmemesi konusunu içeren bir gündem maddesi (bir gündem) olmaksızın, böyle bir gündemle inikad etmiş bir Yönetim Kurulu toplantısı olmaksızın ) ADETA sokak ortasında çiziktirilivermiş (yasallıktan yoksun) (vallahi sizin bize hiç bir borcunuz yoktur diyen (bayram değil seyran değil muhatapları ibra eden) Karşıyaka Çiğlide 158 ve 159 numaralı parsellerin maliklerine (ki davacı bu zevatın vekili olarak onlar aleyhine açılmış olan hukuk davasına girmiştir) verilmiş bir kağıt. Şurası çok önermlidir ki kağıdı verenler ve kağıdı alanlar (ki İzmir 2. ACM de açılmış ancak kolluk güçlerinin baş sanığını tam on küsur sene yakalayıp mahkeme huzuruna getirememesi nedeniyle düşmüş 2000 / 39 E. sayılı davada hep bir arada cümbür cemaat dolandırıcılıktan sanık sıfatıyla yargılanmakla, aynı örgütlü suç şebekesi ne mensup oldukları anlaşılmış kişilerdir. Yani kağıt örgütün bir kanadı tarafından lazım olursa ilerde kullanırsınız diye TEDBİREN örgütün öbür kanadına verilmiş hukuksal geçerlikten mahrum bir kağıttır. Ve davacı işte bu kağıdı (bakınız efendim davacı kooperatifin önceki yönetim kurulu başkan ve ikinci başkanı müvekkillerimize KOOPERATİFİMİZE BİR BORCUNUZ YOK DİYE BU KAĞIDI VERMİŞTİR diyerek bir matahmş gibi İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesine ( 1998 / 1508 E) tevdi etmiştir.
Olay budur. Vay sen misin ağzını açan? İzmir Savcısı doğru dürüst soruşturma icra etmiş değildir. KONUYU ZATEN FİKREN SAHTELİK AÇISINDAN ELE ALMAMIŞTIR. Adalet Bakanlığı da Savcının Süleyman Tanrıöver hakkında soruşturma icra etmesine izin vermemiştir. Vermeyince S Tanrıöver <> suçundan kesin kararla beraat etmiş olamaz ki.
İzmir 7 Asliye Hukuk Sayın Hakimi, kaleme aldığı kararda, tarafımdan vaki suç duyurusu hakkında şu şöyle demiş bu böyle demiş yollu kendisini ilzam etmesi söz konusu olamayacak rivayetler ile iştigal etmiştir. Dava, haksız ve dayanaksız olduğu iddia edilen bir şikayete mebni açılmış bir tazminat davası olması hasebiyle Sayın Mahkeme dayanak olup olmadığını ortaya çıkarmak amacıyla fikren sahte olduğu söylenen kağıdın filvaki fikren sahte olup olmadığını kendisi tahkik etmek yükümü altında idi. Sonuç şu olmaktadır ki Sayın Mahkeme üzerine düşen tahkikatı bizzat icra etmeksizin şunun bunun kendi yönlerinden ettikleri laflar ile sonuca gidivermeyi yeğlemiştir. Sayın Mahkeme yıllar boyu İzmir 2. Ağır CM nin sonucunu beklemiş, beklemiş ama asıl beklemesi gereken sahte belgenin sunulduğu İzmir 1. Asliye Ticaret Majkemesinde açılmış 1998 / 1508 E sayılı davamım davanın sonucunu beklememiştir.
Bir de şu var Sayın davacı <> diye kendi cenahından tam 3 tanık dinletti. Ama bakınız Allaha şükür yıllar geçti ölmüş filan değil. Kimsenin ölmesini dilemeyiz. Pekiyi o tanık dinletmeler ne idi?
oOo
Yargıtay Dördüncü Hukuk Dairesi’nin 08.03.1988 tarih ve 9920 Esas,2217 sayılı kararında belirtildiği üzere, gerek bilimsel ve gerekse yargısal görüşlerde benimsenen fikre göre eğer ihbar ve şikayette bulunan kimse, elinde şikayetine konu edeceği olayın vukuuna delalet edecek ciddi ve inandırıcı kanıtları bulunmadığı halde,sırf tahmin ve benzetmeye dayanarak yada vasat düzeyde bir kimsenin dahi yeterliliğini tartışabileceği kanıtları yeterli sayarak ….bir suçlama ile şikayet yoluna gitmiş ise bu kişinin davranışında aşırılığın, hukuka aykırılığın ve ağır kusurun varlığını kabul zorunludur.
Bu durumda da elbette HAKSIZ (ve sorumluluk doğuran) bir şikayet söz konusu olacaktır.
Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 06.03.2002 tarih ve 11734 esas,2512 sayılı kararında ; ………..şikayeti haklı gösterecek küçük bir delil ve emarenin dahi bulunmadığı durumlarda, <> ilişkin kararı ile
Yargıtay Dördüncü Hukuk Dairesi 07.04.1989 tarih ve 10406 Esas,3213 sayılı kararında ; “Davalının ortada hiçbir emare bulunmaksızın sadece kendi tahminine ve zanna dayanarak başvuru hakkının kullanması aşırı bir davranış niteliğinde olup,bu durumun davacının kişisel haklarını zedelediği için onun (şikayet edilenin) manevi tazminat istemini haklı kılar.” Şeklinde ki içtihatlarda aynı konuya temas etmektedir.
O halde;
a- Elde ciddi ve inandırıcı kanıtları bulunmadığı halde yapılan şikayet haksızdır.
b-Sırf tahmine dayalı olarak yapılan şikayet haksızdır.
c-Benzetmeye dayalı olarak yapılan şikayet haksızdır.
d-Vasat düzeyde bir kimsenin dahi yeterliliğini tartışabileceği kanıtların yeterli sayılarak yapılan şikayet haksızdır.
Sırf <> ihbar ya da şikayet HAKSIZ ŞİKAYET olarak tavsif edilemez. Yukardaki objektif şartlar aranır.
Şüphelinin <> iddiası ile kendi ilinde (İzmirde) açtığı dava da BU İDDİA HAZA HAKİKAT ADDEDİLİP TMK Madde 24 / 5 ahkamı kötü niyetle yorumlanarak davalının beyan ettiği yetkisizlik itirazı Mahkemece reddedilemez. Yetkisiz Mahkeme yetkili kılınamaz. Hüküm yetkisiz mahkeme tarafından kurulmuştur.
Beni tazminata mahkum edebilmek için Sayın Mahkeme, tarafımdan vaki suç duyuru dilekçesinde yukarda mezkur dört özellikten en az birinin varlığını saptamış olmalıydı. Halbuki tam bir keyfilik içinde HAKİMİN TAKDİR HAKKI SINIRSIZDIR İLKESİ ile hareket etmiştir ve hukuken muteber olmayan bir hüküm kurmuştur.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarda maruz esbaba ve Sayın Dairenin (Yargıtay 4 Hukuk Dairesi) resen tesbit edeceği sair hukuksuzluklara binaen hükmün bozulmasına karar verilmesini tensiplerine saygıyla arzederim.
Ek: Suç duyuru dilekçesi ve dava dilekçesi Sadettin Nurgün
suretleri eklidir. Davalı
<>
Türk Ceza Yasasına bu maddeyi koyanlar (TBMM üyeleri) vatandaşlara resmen tuzak kurmuş kişiler konumundadır.
oOo
Vatandaşın savcılıklara sunduğu her dilekçe otomatikman şikayet dilekçesi değildir. O dilekçe, ne zaman ki A, B’ye yönelik olarak takibi şikayete bağlı suçlardan bir suç işlemişse şikayet dilekçesi tanımına girer.
Sayın Mahkeme beni <> gibi görmüş ve beni tazminat ödemeye mahkum etmiş. İyi ama Süleyman Tanrıöver bana (hangi takibi şikayete bağlı suçu) işlemiş de ben Savcılığa ondan o suç nedeniyle şikayetçi olmuşum?
Ben kendi bilgisi dahilinde bir suç işlenmiş olduğuna ya da işlenmekte olduğuna samimiyetle kail olmuş bir kişi olarak hareket etmiş biriyim.
Ben, İzmir CBS na sunduğum 07.07.2003 tarihli (Savcılıkta 2003 / 34002 numaraya kaydı yapılmış) dilekçede Süleyman Tanrıöver’den bana yönelik bir haksız fiilinden yakınıyor değilim. Bu nedenle bana karşı HAKSIZ VE DAYANAKSIZ ŞİKAYETTE BULUNDU DİYE açılmış olan tazminat davası ta baştan hayal mahsulü zorlama bir davadır. Sayın Mahkemenin bu noktayı gözden kaçırmış olması tahammülü imkansız bir zühul eseri olup kurulan hüküm boşluktadır.
Savcılığa TCK Madde 278 uyarınca ya da vatandaşlık bilinci ile sunduğum dilekçede sözünü ettiğim (DAVACI TARAFINDAN İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE TEVDİ EDİLMİŞ) FİKREN SAHTE BİR bir belge daha doğrusu bir kağıt var mı ? Var. Bu kağıt bir Konut Yapı Kooperatifi Yönetim Kurulu başkanı ve başkan yardıncısı tarafından (gider ayak, görevlerinin son bulmasına günler kala)(öyle bir belge verilip verilmemesi konusunu içeren bir gündem maddesi (bir gündem) olmaksızın, böyle bir gündemle inikad etmiş bir Yönetim Kurulu toplantısı olmaksızın ) ADETA sokak ortasında çiziktirilivermiş (yasallıktan yoksun) (vallahi sizin bize hiç bir borcunuz yoktur diyen (bayram değil seyran değil muhatapları ibra eden) Karşıyaka Çiğlide 158 ve 159 numaralı parsellerin maliklerine (ki davacı bu zevatın vekili olarak onlar aleyhine açılmış olan hukuk davasına girmiştir) verilmiş bir kağıt. Şurası çok önermlidir ki kağıdı verenler ve kağıdı alanlar (ki İzmir 2. ACM de açılmış ancak kolluk güçlerinin baş sanığını tam on küsur sene yakalayıp mahkeme huzuruna getirememesi nedeniyle düşmüş 2000 / 39 E. sayılı davada hep bir arada cümbür cemaat dolandırıcılıktan sanık sıfatıyla yargılanmakla, aynı örgütlü suç şebekesi ne mensup oldukları anlaşılmış kişilerdir. Yani kağıt örgütün bir kanadı tarafından lazım olursa ilerde kullanırsınız diye TEDBİREN örgütün öbür kanadına verilmiş hukuksal geçerlikten mahrum bir kağıttır. Ve davacı işte bu kağıdı (bakınız efendim davacı kooperatifin önceki yönetim kurulu başkan ve ikinci başkanı müvekkillerimize KOOPERATİFİMİZE BİR BORCUNUZ YOK DİYE BU KAĞIDI VERMİŞTİR diyerek bir matahmş gibi İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesine ( 1998 / 1508 E) tevdi etmiştir.
Olay budur. Vay sen misin ağzını açan? İzmir Savcısı doğru dürüst soruşturma icra etmiş değildir. KONUYU ZATEN FİKREN SAHTELİK AÇISINDAN ELE ALMAMIŞTIR. Adalet Bakanlığı da Savcının Süleyman Tanrıöver hakkında soruşturma icra etmesine izin vermemiştir. Vermeyince S Tanrıöver <> suçundan kesin kararla beraat etmiş olamaz ki.
İzmir 7 Asliye Hukuk Sayın Hakimi, kaleme aldığı kararda, tarafımdan vaki suç duyurusu hakkında şu şöyle demiş bu böyle demiş yollu kendisini ilzam etmesi söz konusu olamayacak rivayetler ile iştigal etmiştir. Dava, haksız ve dayanaksız olduğu iddia edilen bir şikayete mebni açılmış bir tazminat davası olması hasebiyle Sayın Mahkeme dayanak olup olmadığını ortaya çıkarmak amacıyla fikren sahte olduğu söylenen kağıdın filvaki fikren sahte olup olmadığını kendisi tahkik etmek yükümü altında idi. Sonuç şu olmaktadır ki Sayın Mahkeme üzerine düşen tahkikatı bizzat icra etmeksizin şunun bunun kendi yönlerinden ettikleri laflar ile sonuca gidivermeyi yeğlemiştir. Sayın Mahkeme yıllar boyu İzmir 2. Ağır CM nin sonucunu beklemiş, beklemiş ama asıl beklemesi gereken sahte belgenin sunulduğu İzmir 1. Asliye Ticaret Majkemesinde açılmış 1998 / 1508 E sayılı davamım davanın sonucunu beklememiştir.
Bir de şu var Sayın davacı <> diye kendi cenahından tam 3 tanık dinletti. Ama bakınız Allaha şükür yıllar geçti ölmüş filan değil. Kimsenin ölmesini dilemeyiz. Pekiyi o tanık dinletmeler ne idi?
oOo
Yargıtay Dördüncü Hukuk Dairesi’nin 08.03.1988 tarih ve 9920 Esas,2217 sayılı kararında belirtildiği üzere, gerek bilimsel ve gerekse yargısal görüşlerde benimsenen fikre göre eğer ihbar ve şikayette bulunan kimse, elinde şikayetine konu edeceği olayın vukuuna delalet edecek ciddi ve inandırıcı kanıtları bulunmadığı halde,sırf tahmin ve benzetmeye dayanarak yada vasat düzeyde bir kimsenin dahi yeterliliğini tartışabileceği kanıtları yeterli sayarak ….bir suçlama ile şikayet yoluna gitmiş ise bu kişinin davranışında aşırılığın, hukuka aykırılığın ve ağır kusurun varlığını kabul zorunludur.
Bu durumda da elbette HAKSIZ (ve sorumluluk doğuran) bir şikayet söz konusu olacaktır.
Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 06.03.2002 tarih ve 11734 esas,2512 sayılı kararında ; ………..şikayeti haklı gösterecek küçük bir delil ve emarenin dahi bulunmadığı durumlarda, <> ilişkin kararı ile
Yargıtay Dördüncü Hukuk Dairesi 07.04.1989 tarih ve 10406 Esas,3213 sayılı kararında ; “Davalının ortada hiçbir emare bulunmaksızın sadece kendi tahminine ve zanna dayanarak başvuru hakkının kullanması aşırı bir davranış niteliğinde olup,bu durumun davacının kişisel haklarını zedelediği için onun (şikayet edilenin) manevi tazminat istemini haklı kılar.” Şeklinde ki içtihatlarda aynı konuya temas etmektedir.
O halde;
a- Elde ciddi ve inandırıcı kanıtları bulunmadığı halde yapılan şikayet haksızdır.
b-Sırf tahmine dayalı olarak yapılan şikayet haksızdır.
c-Benzetmeye dayalı olarak yapılan şikayet haksızdır.
d-Vasat düzeyde bir kimsenin dahi yeterliliğini tartışabileceği kanıtların yeterli sayılarak yapılan şikayet haksızdır.
Sırf <> ihbar ya da şikayet HAKSIZ ŞİKAYET olarak tavsif edilemez. Yukardaki objektif şartlar aranır.
Şüphelinin <> iddiası ile kendi ilinde (İzmirde) açtığı dava da BU İDDİA HAZA HAKİKAT ADDEDİLİP TMK Madde 24 / 5 ahkamı kötü niyetle yorumlanarak davalının beyan ettiği yetkisizlik itirazı Mahkemece reddedilemez. Yetkisiz Mahkeme yetkili kılınamaz. Hüküm yetkisiz mahkeme tarafından kurulmuştur.
Beni tazminata mahkum edebilmek için Sayın Mahkeme, tarafımdan vaki suç duyuru dilekçesinde yukarda mezkur dört özellikten en az birinin varlığını saptamış olmalıydı. Halbuki tam bir keyfilik içinde HAKİMİN TAKDİR HAKKI SINIRSIZDIR İLKESİ ile hareket etmiştir ve hukuken muteber olmayan bir hüküm kurmuştur.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarda maruz esbaba ve Sayın Dairenin (Yargıtay 4 Hukuk Dairesi) resen tesbit edeceği sair hukuksuzluklara binaen hükmün bozulmasına karar verilmesini tensiplerine saygıyla arzederim.
Ek: Suç duyuru dilekçesi ve dava dilekçesi Sadettin Nurgün
suretleri eklidir. Davalı
<>
Türk Ceza Yasasına bu maddeyi koyanlar (TBMM üyeleri) vatandaşlara resmen tuzak kurmuş kişiler konumundadır.
oOo
Vatandaşın savcılıklara sunduğu her dilekçe otomatikman şikayet dilekçesi değildir. O dilekçe, ne zaman ki A, B’ye yönelik olarak takibi şikayete bağlı suçlardan bir suç işlemişse şikayet dilekçesi tanımına girer.
Sayın Mahkeme beni <> gibi görmüş ve beni tazminat ödemeye mahkum etmiş. İyi ama Süleyman Tanrıöver bana (hangi takibi şikayete bağlı suçu) işlemiş de ben Savcılığa ondan o suç nedeniyle şikayetçi olmuşum?
Ben kendi bilgisi dahilinde bir suç işlenmiş olduğuna ya da işlenmekte olduğuna samimiyetle kail olmuş bir kişi olarak hareket etmiş biriyim.
Ben, İzmir CBS na sunduğum 07.07.2003 tarihli (Savcılıkta 2003 / 34002 numaraya kaydı yapılmış) dilekçede Süleyman Tanrıöver’den bana yönelik bir haksız fiilinden yakınıyor değilim. Bu nedenle bana karşı HAKSIZ VE DAYANAKSIZ ŞİKAYETTE BULUNDU DİYE açılmış olan tazminat davası ta baştan hayal mahsulü zorlama bir davadır. Sayın Mahkemenin bu noktayı gözden kaçırmış olması tahammülü imkansız bir zühul eseri olup kurulan hüküm boşluktadır.
Savcılığa TCK Madde 278 uyarınca ya da vatandaşlık bilinci ile sunduğum dilekçede sözünü ettiğim (DAVACI TARAFINDAN İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE TEVDİ EDİLMİŞ) FİKREN SAHTE BİR bir belge daha doğrusu bir kağıt var mı ? Var. Bu kağıt bir Konut Yapı Kooperatifi Yönetim Kurulu başkanı ve başkan yardıncısı tarafından (gider ayak, görevlerinin son bulmasına günler kala)(öyle bir belge verilip verilmemesi konusunu içeren bir gündem maddesi (bir gündem) olmaksızın, böyle bir gündemle inikad etmiş bir Yönetim Kurulu toplantısı olmaksızın ) ADETA sokak ortasında çiziktirilivermiş (yasallıktan yoksun) (vallahi sizin bize hiç bir borcunuz yoktur diyen (bayram değil seyran değil muhatapları ibra eden) Karşıyaka Çiğlide 158 ve 159 numaralı parsellerin maliklerine (ki davacı bu zevatın vekili olarak onlar aleyhine açılmış olan hukuk davasına girmiştir) verilmiş bir kağıt. Şurası çok önermlidir ki kağıdı verenler ve kağıdı alanlar (ki İzmir 2. ACM de açılmış ancak kolluk güçlerinin baş sanığını tam on küsur sene yakalayıp mahkeme huzuruna getirememesi nedeniyle düşmüş 2000 / 39 E. sayılı davada hep bir arada cümbür cemaat dolandırıcılıktan sanık sıfatıyla yargılanmakla, aynı örgütlü suç şebekesi ne mensup oldukları anlaşılmış kişilerdir. Yani kağıt örgütün bir kanadı tarafından lazım olursa ilerde kullanırsınız diye TEDBİREN örgütün öbür kanadına verilmiş hukuksal geçerlikten mahrum bir kağıttır. Ve davacı işte bu kağıdı (bakınız efendim davacı kooperatifin önceki yönetim kurulu başkan ve ikinci başkanı müvekkillerimize KOOPERATİFİMİZE BİR BORCUNUZ YOK DİYE BU KAĞIDI VERMİŞTİR diyerek bir matahmş gibi İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesine ( 1998 / 1508 E) tevdi etmiştir.
Olay budur. Vay sen misin ağzını açan? İzmir Savcısı doğru dürüst soruşturma icra etmiş değildir. KONUYU ZATEN FİKREN SAHTELİK AÇISINDAN ELE ALMAMIŞTIR. Adalet Bakanlığı da Savcının Süleyman Tanrıöver hakkında soruşturma icra etmesine izin vermemiştir. Vermeyince S Tanrıöver <> suçundan kesin kararla beraat etmiş olamaz ki.
İzmir 7 Asliye Hukuk Sayın Hakimi, kaleme aldığı kararda, tarafımdan vaki suç duyurusu hakkında şu şöyle demiş bu böyle demiş yollu kendisini ilzam etmesi söz konusu olamayacak rivayetler ile iştigal etmiştir. Dava, haksız ve dayanaksız olduğu iddia edilen bir şikayete mebni açılmış bir tazminat davası olması hasebiyle Sayın Mahkeme dayanak olup olmadığını ortaya çıkarmak amacıyla fikren sahte olduğu söylenen kağıdın filvaki fikren sahte olup olmadığını kendisi tahkik etmek yükümü altında idi. Sonuç şu olmaktadır ki Sayın Mahkeme üzerine düşen tahkikatı bizzat icra etmeksizin şunun bunun kendi yönlerinden ettikleri laflar ile sonuca gidivermeyi yeğlemiştir. Sayın Mahkeme yıllar boyu İzmir 2. Ağır CM nin sonucunu beklemiş, beklemiş ama asıl beklemesi gereken sahte belgenin sunulduğu İzmir 1. Asliye Ticaret Majkemesinde açılmış 1998 / 1508 E sayılı davamım davanın sonucunu beklememiştir.
Bir de şu var Sayın davacı <> diye kendi cenahından tam 3 tanık dinletti. Ama bakınız Allaha şükür yıllar geçti ölmüş filan değil. Kimsenin ölmesini dilemeyiz. Pekiyi o tanık dinletmeler ne idi?
oOo
Yargıtay Dördüncü Hukuk Dairesi’nin 08.03.1988 tarih ve 9920 Esas,2217 sayılı kararında belirtildiği üzere, gerek bilimsel ve gerekse yargısal görüşlerde benimsenen fikre göre eğer ihbar ve şikayette bulunan kimse, elinde şikayetine konu edeceği olayın vukuuna delalet edecek ciddi ve inandırıcı kanıtları bulunmadığı halde,sırf tahmin ve benzetmeye dayanarak yada vasat düzeyde bir kimsenin dahi yeterliliğini tartışabileceği kanıtları yeterli sayarak ….bir suçlama ile şikayet yoluna gitmiş ise bu kişinin davranışında aşırılığın, hukuka aykırılığın ve ağır kusurun varlığını kabul zorunludur.
Bu durumda da elbette HAKSIZ (ve sorumluluk doğuran) bir şikayet söz konusu olacaktır.
Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 06.03.2002 tarih ve 11734 esas,2512 sayılı kararında ; ………..şikayeti haklı gösterecek küçük bir delil ve emarenin dahi bulunmadığı durumlarda, <> ilişkin kararı ile
Yargıtay Dördüncü Hukuk Dairesi 07.04.1989 tarih ve 10406 Esas,3213 sayılı kararında ; “Davalının ortada hiçbir emare bulunmaksızın sadece kendi tahminine ve zanna dayanarak başvuru hakkının kullanması aşırı bir davranış niteliğinde olup,bu durumun davacının kişisel haklarını zedelediği için onun (şikayet edilenin) manevi tazminat istemini haklı kılar.” Şeklinde ki içtihatlarda aynı konuya temas etmektedir.
O halde;
a- Elde ciddi ve inandırıcı kanıtları bulunmadığı halde yapılan şikayet haksızdır.
b-Sırf tahmine dayalı olarak yapılan şikayet haksızdır.
c-Benzetmeye dayalı olarak yapılan şikayet haksızdır.
d-Vasat düzeyde bir kimsenin dahi yeterliliğini tartışabileceği kanıtların yeterli sayılarak yapılan şikayet haksızdır.
Sırf <> ihbar ya da şikayet HAKSIZ ŞİKAYET olarak tavsif edilemez. Yukardaki objektif şartlar aranır.
Şüphelinin <> iddiası ile kendi ilinde (İzmirde) açtığı dava da BU İDDİA HAZA HAKİKAT ADDEDİLİP TMK Madde 24 / 5 ahkamı kötü niyetle yorumlanarak davalının beyan ettiği yetkisizlik itirazı Mahkemece reddedilemez. Yetkisiz Mahkeme yetkili kılınamaz. Hüküm yetkisiz mahkeme tarafından kurulmuştur.
Beni tazminata mahkum edebilmek için Sayın Mahkeme, tarafımdan vaki suç duyuru dilekçesinde yukarda mezkur dört özellikten en az birinin varlığını saptamış olmalıydı. Halbuki tam bir keyfilik içinde HAKİMİN TAKDİR HAKKI SINIRSIZDIR İLKESİ ile hareket etmiştir ve hukuken muteber olmayan bir hüküm kurmuştur.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarda maruz esbaba ve Sayın Dairenin (Yargıtay 4 Hukuk Dairesi) resen tesbit edeceği sair hukuksuzluklara binaen hükmün bozulmasına karar verilmesini tensiplerine saygıyla arzederim.
Ek: Suç duyuru dilekçesi ve dava dilekçesi Sadettin Nurgün
suretleri eklidir. Davalı
<>
Türk Ceza Yasasına bu maddeyi koyanlar (TBMM üyeleri) vatandaşlara resmen tuzak kurmuş kişiler konumundadır.
oOo
Vatandaşın savcılıklara sunduğu her dilekçe otomatikman şikayet dilekçesi değildir. O dilekçe, ne zaman ki A, B’ye yönelik olarak takibi şikayete bağlı suçlardan bir suç işlemişse şikayet dilekçesi tanımına girer.
Sayın Mahkeme beni <> gibi görmüş ve beni tazminat ödemeye mahkum etmiş. İyi ama Süleyman Tanrıöver bana (hangi takibi şikayete bağlı suçu) işlemiş de ben Savcılığa ondan o suç nedeniyle şikayetçi olmuşum?
Ben kendi bilgisi dahilinde bir suç işlenmiş olduğuna ya da işlenmekte olduğuna samimiyetle kail olmuş bir kişi olarak hareket etmiş biriyim.
Ben, İzmir CBS na sunduğum 07.07.2003 tarihli (Savcılıkta 2003 / 34002 numaraya kaydı yapılmış) dilekçede Süleyman Tanrıöver’den bana yönelik bir haksız fiilinden yakınıyor değilim. Bu nedenle bana karşı HAKSIZ VE DAYANAKSIZ ŞİKAYETTE BULUNDU DİYE açılmış olan tazminat davası ta baştan hayal mahsulü zorlama bir davadır. Sayın Mahkemenin bu noktayı gözden kaçırmış olması tahammülü imkansız bir zühul eseri olup kurulan hüküm boşluktadır.
Savcılığa TCK Madde 278 uyarınca ya da vatandaşlık bilinci ile sunduğum dilekçede sözünü ettiğim (DAVACI TARAFINDAN İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE TEVDİ EDİLMİŞ) FİKREN SAHTE BİR bir belge daha doğrusu bir kağıt var mı ? Var. Bu kağıt bir Konut Yapı Kooperatifi Yönetim Kurulu başkanı ve başkan yardıncısı tarafından (gider ayak, görevlerinin son bulmasına günler kala)(öyle bir belge verilip verilmemesi konusunu içeren bir gündem maddesi (bir gündem) olmaksızın, böyle bir gündemle inikad etmiş bir Yönetim Kurulu toplantısı olmaksızın ) ADETA sokak ortasında çiziktirilivermiş (yasallıktan yoksun) (vallahi sizin bize hiç bir borcunuz yoktur diyen (bayram değil seyran değil muhatapları ibra eden) Karşıyaka Çiğlide 158 ve 159 numaralı parsellerin maliklerine (ki davacı bu zevatın vekili olarak onlar aleyhine açılmış olan hukuk davasına girmiştir) verilmiş bir kağıt. Şurası çok önermlidir ki kağıdı verenler ve kağıdı alanlar (ki İzmir 2. ACM de açılmış ancak kolluk güçlerinin baş sanığını tam on küsur sene yakalayıp mahkeme huzuruna getirememesi nedeniyle düşmüş 2000 / 39 E. sayılı davada hep bir arada cümbür cemaat dolandırıcılıktan sanık sıfatıyla yargılanmakla, aynı örgütlü suç şebekesi ne mensup oldukları anlaşılmış kişilerdir. Yani kağıt örgütün bir kanadı tarafından lazım olursa ilerde kullanırsınız diye TEDBİREN örgütün öbür kanadına verilmiş hukuksal geçerlikten mahrum bir kağıttır. Ve davacı işte bu kağıdı (bakınız efendim davacı kooperatifin önceki yönetim kurulu başkan ve ikinci başkanı müvekkillerimize KOOPERATİFİMİZE BİR BORCUNUZ YOK DİYE BU KAĞIDI VERMİŞTİR diyerek bir matahmş gibi İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesine ( 1998 / 1508 E) tevdi etmiştir.
Olay budur. Vay sen misin ağzını açan? İzmir Savcısı doğru dürüst soruşturma icra etmiş değildir. KONUYU ZATEN FİKREN SAHTELİK AÇISINDAN ELE ALMAMIŞTIR. Adalet Bakanlığı da Savcının Süleyman Tanrıöver hakkında soruşturma icra etmesine izin vermemiştir. Vermeyince S Tanrıöver <> suçundan kesin kararla beraat etmiş olamaz ki.
İzmir 7 Asliye Hukuk Sayın Hakimi, kaleme aldığı kararda, tarafımdan vaki suç duyurusu hakkında şu şöyle demiş bu böyle demiş yollu kendisini ilzam etmesi söz konusu olamayacak rivayetler ile iştigal etmiştir. Dava, haksız ve dayanaksız olduğu iddia edilen bir şikayete mebni açılmış bir tazminat davası olması hasebiyle Sayın Mahkeme dayanak olup olmadığını ortaya çıkarmak amacıyla fikren sahte olduğu söylenen kağıdın filvaki fikren sahte olup olmadığını kendisi tahkik etmek yükümü altında idi. Sonuç şu olmaktadır ki Sayın Mahkeme üzerine düşen tahkikatı bizzat icra etmeksizin şunun bunun kendi yönlerinden ettikleri laflar ile sonuca gidivermeyi yeğlemiştir. Sayın Mahkeme yıllar boyu İzmir 2. Ağır CM nin sonucunu beklemiş, beklemiş ama asıl beklemesi gereken sahte belgenin sunulduğu İzmir 1. Asliye Ticaret Majkemesinde açılmış 1998 / 1508 E sayılı davamım davanın sonucunu beklememiştir.
Bir de şu var Sayın davacı <> diye kendi cenahından tam 3 tanık dinletti. Ama bakınız Allaha şükür yıllar geçti ölmüş filan değil. Kimsenin ölmesini dilemeyiz. Pekiyi o tanık dinletmeler ne idi?
oOo
Yargıtay Dördüncü Hukuk Dairesi’nin 08.03.1988 tarih ve 9920 Esas,2217 sayılı kararında belirtildiği üzere, gerek bilimsel ve gerekse yargısal görüşlerde benimsenen fikre göre eğer ihbar ve şikayette bulunan kimse, elinde şikayetine konu edeceği olayın vukuuna delalet edecek ciddi ve inandırıcı kanıtları bulunmadığı halde,sırf tahmin ve benzetmeye dayanarak yada vasat düzeyde bir kimsenin dahi yeterliliğini tartışabileceği kanıtları yeterli sayarak ….bir suçlama ile şikayet yoluna gitmiş ise bu kişinin davranışında aşırılığın, hukuka aykırılığın ve ağır kusurun varlığını kabul zorunludur.
Bu durumda da elbette HAKSIZ (ve sorumluluk doğuran) bir şikayet söz konusu olacaktır.
Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 06.03.2002 tarih ve 11734 esas,2512 sayılı kararında ; ………..şikayeti haklı gösterecek küçük bir delil ve emarenin dahi bulunmadığı durumlarda, <> ilişkin kararı ile
Yargıtay Dördüncü Hukuk Dairesi 07.04.1989 tarih ve 10406 Esas,3213 sayılı kararında ; “Davalının ortada hiçbir emare bulunmaksızın sadece kendi tahminine ve zanna dayanarak başvuru hakkının kullanması aşırı bir davranış niteliğinde olup,bu durumun davacının kişisel haklarını zedelediği için onun (şikayet edilenin) manevi tazminat istemini haklı kılar.” Şeklinde ki içtihatlarda aynı konuya temas etmektedir.
O halde;
a- Elde ciddi ve inandırıcı kanıtları bulunmadığı halde yapılan şikayet haksızdır.
b-Sırf tahmine dayalı olarak yapılan şikayet haksızdır.
c-Benzetmeye dayalı olarak yapılan şikayet haksızdır.
d-Vasat düzeyde bir kimsenin dahi yeterliliğini tartışabileceği kanıtların yeterli sayılarak yapılan şikayet haksızdır.
Sırf <> ihbar ya da şikayet HAKSIZ ŞİKAYET olarak tavsif edilemez. Yukardaki objektif şartlar aranır.
Şüphelinin <> iddiası ile kendi ilinde (İzmirde) açtığı dava da BU İDDİA HAZA HAKİKAT ADDEDİLİP TMK Madde 24 / 5 ahkamı kötü niyetle yorumlanarak davalının beyan ettiği yetkisizlik itirazı Mahkemece reddedilemez. Yetkisiz Mahkeme yetkili kılınamaz. Hüküm yetkisiz mahkeme tarafından kurulmuştur.
Beni tazminata mahkum edebilmek için Sayın Mahkeme, tarafımdan vaki suç duyuru dilekçesinde yukarda mezkur dört özellikten en az birinin varlığını saptamış olmalıydı. Halbuki tam bir keyfilik içinde HAKİMİN TAKDİR HAKKI SINIRSIZDIR İLKESİ ile hareket etmiştir ve hukuken muteber olmayan bir hüküm kurmuştur.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarda maruz esbaba ve Sayın Dairenin (Yargıtay 4 Hukuk Dairesi) resen tesbit edeceği sair hukuksuzluklara binaen hükmün bozulmasına karar verilmesini tensiplerine saygıyla arzederim.
Ek: Suç duyuru dilekçesi ve dava dilekçesi Sadettin Nurgün
suretleri eklidir. Davalı